Karanlık Mod
30-04-2024
Logo
Bayram Hutbeleri13 – Hicri 1429-Miladi 2008 yılı Ramazan Bayramı Hutbesi: 1. Bölüm: Akraba İlişkileri (Akraba Ziyareti), 2. Bölüm: Akraba İlişkilerini Kesmenin Sebepleri
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 

Birinci Bölüm:
Allahu Ekber (Allah En Büyüktür), Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber… Allah’a hamdolsun. O’nu tüm noksanlıklardan tenzih eder, sabah akşam ona hamd ederim. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O, rahmandır, rahimdir. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, O’nun ortağı asla olamaz. Yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın Resulüdür. Allahım Peygamber Efendimize, ailesi ve tertemiz ashabına, davetinin emanetçilerine, komutanlarına salat ve selam eyle. Ey Âlemlerin Rabbi, bizden ve onlardan razı ol.

Allah’ın Savaş İlan Ettiği İki Grup: Faiz ile İşlem Yapanlar ve Allah Dostlarına Düşmanlık Edenler:

Değerli kardeşlerim, Kuran’da bayram nerededir? Allah buyuruyor ki:

 شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنْ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ ﴿
فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمْ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَنْ كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ
﴾ (يُرِيدُ اللَّهُ بِكُمْ الْيُسْرَ وَلَا يُرِيدُ بِكُمْ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ (185

( سورة البقرة )

“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kuran’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı tekbir etmeniz, yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.”

(Bakara Suresi: 185)

Bunlar (Allah’ı tekbir etmeniz) bayram tekbirleridir. İslam’da bayramlar büyük ibadetlerin ardından gelir. Geçek mutluluk bayramdadır ve bu mutluluk da hidayettir. Allah’a karşı salih kul olmak, O’na yönelmek, samimi tövbede bulunmak ve O’na yaklaşmakla gelen bir mutluluktur.

Değerli kardeşlerim, Allah Azze ve Celle kutsi bir hadiste şöyle buyuruyor:

(( مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ ))

[ البخاري عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ]

“Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim.”

(Buhari Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Allah Azze ve Celle Kuran’ı Kerim’de faiz yiyenlere, kutsi hadiste de Allah dostlarına düşmanlık edenlere savaş ilan etmiştir. Yani Allah Teâlâ’nın savaş ilan ettiği iki grup vardır, onlardan biri faiz alan veya veren kişilerdir. Bunun sebebi de bu kişilerin az bir miktar ile çok kişiyi mağdur ederek mal toplanması ve ümmetin zarara uğramasıdır. Peki, bunların diğer günahlar arasında büyük farkı nedir? Fuhuş, dolandırıcılık, hırsızlık, cinayet, ailelerin parçalanması… Böylece Allah Azze ve Celle iki gruba savaş açmaktadır: Faiz ile işlem yapanlar ile Allah’ın veli kullarına düşmanlık edenler:

من عادى لي وليا فقد آذنته بالحرب ، وما تقرب إلي عبدي بشيء أحب إلي مما افترضت ))
عليه، الآن دققوا : وما يزال عبدي يتقرب إلي بالنوافل حتى أحبه ، فإذا أحببته كنت سمعه الذي
يسمع به ، وبصره الذي يبصر به ، ويده التي يبطش بها ، ورجله التي يمشي بها ، وإن سألني
أعطينه ، وإن استعاذ بي أعذته ، وما ترددت عن شيء أنا فاعله ترددي عن نفس عبدي
(( المؤمن ، يكره الموت وأنا أكره مساءته

[ البخاري عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ]

“Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."

(Buhari Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Allah ve Resulünü Seven Kişi İçin En Değerli Şey, Duasının Kabul edilmesidir:

Nafile ibadetleri yerine getirdiğinizde Allah Azze ve Celle sizi sever. Allah sizi sevdiğinde de sizin, işiten kulağınız gören gözünüz olur. Her hareketiniz ya da duruşunuz de O’nun yolunda olur. Fakat en değerli şey, duanızın kabul edilmesidir. Bu yüzden oruç ayetlerinden sonra Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

 

 وَلِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ(185)وَإِذَا سَأَلَكَ ﴿
عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِي إِذَا دَعَانِي
﴾ (186)فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

( سورة البقرة )

“Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”

(Bakara Suresi: 185-186)

Bayram, Öncelikli Olarak Akraba Ziyareti için Bir Sebeptir:

Bayramın en önemli unsurlarından biri akraba ziyaretidir. Rasulullah (s.a.v.) davetinin başlangıcını akrabaları ile yapmıştır. Peygamberliğinin doğuşu akrabaları ile olmuştur. İmam Müslim Ebu Ümame’den, o da Amr b. Abese es-Sülemi’den şöyle nakletmektedir:

كنت وأنا في الجاهلية أظن أن الناس على ضلالة , وأنهم ليسوا))
على شيء وهم يعبدون الأوثان فسمعت برجل بمكة يخبر أخباراً , فقعدت
على راحلتي , فقدمت عليه , فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم
مستخفياً ، فتلطفت حتى دخلت عليه بمكة فقلت له : ما أنت ؟ قال : أنا نبي ، فقلت : و ما نبي ؟
قال : أرسلني الله ، فقلت : وبأي شيء أرسلك ؟ قال : أرسلني بصلة الأرحام ، وكسر
(( الأوثان ، وأن يوحد الله لا يشرك به شيئاً 

[ مسلم عن عمرو بن عبسة السلمي]

“Cahiliye döneminde insanların dalalette olduğu dönemdeydim. İnsanlar putlara tapıyorlardı. Mekke’de birinin haber getirdiğini duydum. Bineğime bindim ve oraya gittim. Rasulullah (s.a.v.) gizli davet görevindeydi. Nezaketle yanına girdim ve dedim ki: “Sen kimsin?” O da “ben nebiyim.” buyurdu. Ben “nebi nedir?” diye sorunca Rasululah “Beni Allah gönderdi” buyurdu. Ben de dedim ki: “Allah seni ne ile gönderdi” Efendimiz ise şöyle cevap verdi: “Akrabayı ziyaret etmek, putları kırmak ve Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan O’nu birlemek görevi ile gönderdi.”

(Müslim Amr b. Abese es-Sülemi’den nakletmiştir)

Rasulullah (s.a.v.)’in burada söylediği ilk şey “beni akraba ziyareti görevi ile gönderdi.” cümlesidir.

Bayramdayız ve bayram öncelikle akraba ziyareti için bir sebeptir.  Rasulullah (s.a.v.) Ebu Zer el-Gıfari (r.a.)’nin de söylediği gibi şöyle buyurmuştur:

                                                              (( أوصاني خليلي بصلة الرحم وإن أدبرت ))

[ رواه الطبراني عن أبو ذر]

“Dostum (Hz. Peygamber) bana, kendisi benden uzaklaşıp arkasını çevirse bile sıla-i rahmi kesmememi tavsiye etti.”

(Taberani Ebu Zer’den nakletmiştir)

Bu yüzden derler ki, akraba ziyareti imanın bir göstergesidir. Zira Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

(( من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليصل رحمه ))

[ متفق عليه عن أبي هريرة ]

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun, akraba ziyareti yapsın.”

(Buhari ve Müslim Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Akraba ziyareti, iman ile alakalıdır.

(( من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليصل رحمه ))

[ متفق عليه عن أبي هريرة ]

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun, akraba ziyareti yapsın.”

(Buhari ve Müslim Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Akraba Ziyaretinin Sevabı Dünyada Verilir, Ahirette de Refah ve Mutluluktur:

Akrabalık bağını korumak büyük bir ibadettir. İslam’da namaz, hac ve zekât gibi İslam’ın simgesi olan ibadetler vardır. Bir de muamelata dair ibadetler vardır. İşte akraba ziyareti de en özel ibadetlerden biridir. Bazı âlimler der ki: “Farz ibadetlerden sonra ecri en yüksek olan ibadet, akraba ziyaretidir. Bu ibadetin sevabı dünyada verilir, ahirette de refah ve mutluluktur. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

(( ليس شيء أطيع الله فيه أعجل ثواباً من صلة الرحم ))

[ البيهقى عن أبى هريرة ]

“Allah'a itaat edilen şeylerde akrabalık ilişkilerini sürdürmekten daha çabuk sevabı verilen hiç bir şey yoktur.”

(Beyhaki Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Bu ibadeti yerine getirene cennet vaat edilir. Rasulullah bir hutbesinde şöyle buyurmuştur:

أهل الجنة ثلاث : ذو سلطان مقسط ـ متصدق ، موفق ـ ورجل ))
(( رحيم رقيق القلب لكل ذي قربى مسلم ، وعفيف متعفف ذو عيال 

[ مسلم عن عياض بن خمار]

“Cennet ehli üçtür: Âdil, sadaka-zekât veren (hakkı gözeten, yardım eden) ve başarılı bir yönetici, bütün yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve ince kalpli kimse, iffet ve namusuna düşkün, bakmakla yükümlü ve sorumlu olduğu kimseler olmakla birlikte istemekten çekinen (malî konularda iffetli duruş sergileyip başkasına yük olmayan) kişi”

(Müslim İyaz b. Hımar’dan nakletmiştir)

Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:

﴾(فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ (38 ﴿

( سورة الروم)

“Öyle ise akrabaya hakkını ver.”

(Rum Suresi: 38)

Onun da üzerinde hakkı vardır. Burada “ver” emirdir:

﴾(فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ (38 ﴿

( سورة الروم)

“Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver.”

(Rum Suresi: 38)

Allah akrabaları, yoksulun ve yolcunun önüne geçirmiştir. Ve şöyle buyurmuştur:

﴾ (يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ (215 ﴿

( سورة البقرة)

“Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba içindir.”

(Bakara Suresi: 215)

Akrabaları ihtiyaç sahibiyse, Müslümanın zekâtı kabul olmaz. Akraba dışındaki insanlar için siz varsınız ama (onlara yardım edecek) başkaları da var. Fakat akrabalarınızın sizden başka kimi var?

Yoksul Olan Akrabalar Öncelikli Olarak Sadaka Vermeye Layıktır:

Değerli kardeşlerim, sadaka vermeye en layık olanlar akrabalar, ihtiyaç sahibi olanlardır:

كان أبو طلحة أكثر أنصاريّ بالمدينة مالاً ، وكان أحب أمواله إليه بئر حاء ، وكانت ))
مستقبلة المسجد وكان النبي عليه الصلاة والسلام يدخلها ويشرب من ماء فيها طيب ، فلما
نزلت لن تنالوا البر حتى تنفقوا مما تحبون قام أبو طلحة إلى النبي عليه الصلاة والسلام فقال : يا رسول الله
إن الله تعالى يقول : لن تنالوا البر حتى تنفقوا ما تحبون وإن أحب أموالي إلي بئر حاء وإنها صدقة
(( لله أرجو برها وذخرها عند الله فضعها يا رسول الله حيث شئت فقال بخ بخ ذاك مال رابح 

[روى البخاري ومسلم في الصحيحين عن أنس بن مالك]

“Ebu Talha Ensarın en zenginiydi ve en güzel malı da Ha kuyusuydu. Bu kuyu mescidin girişindeydi, Rasulullah mescide girerken onun tatlı suyundan içerdi. “Sevdiklerinizden vermedikçe iyiliğe ulaşamazsınız.” ayeti indiğinde Ebu Talha Efendimize gitti ve şöyle dedi: “Ya Rasulallah Allah Teâlâ “Sevdiklerinizden vermedikçe iyiliğe ulaşamazsınız.” buyuruyor. Benim de en sevdiğin malım Ha kuyusudur. Ben onu Allah için sadaka olarak veriyorum. Allah’tan iyilik diliyorum. Onu istediğin gibi kullan Ya Rasulallah.” Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bravo, bu çok kazançlı bir iştir”

(Buhari ve Müslim Sahihlerinde Enes b. Malik’ten nakletmiştir)

İşte bu, yanımıza kar kalacak, harcadığımız en güzel, en gerçek kazançtır. Kurban kesildiğinde Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

(( مَا بَقِيَ مِنْهَا ؟ قَالَتْ : مَا بَقِيَ مِنْهَا إِلَّا كَتِفُهَا ، : قَالَ بَقِيَ كُلُّهَا غَيْرَ كَتِفِهَا ))

[ الترمذي وأحمد ]

“Nesi kaldı?”Hz. Aişe “bize sadece kürek kemiği kaldı, gerisini dağıttım” der.  Efendimiz ise şöyle buyurur: “Öyleyse hepsi bizim oldu, kürek kemiği hariç.”

(Tirmizi ve Ahmed b. Hanbel)

Hz. Ömer Bir elmayı aldı ve “onu yedim ve bitti, ama yedirdiğim kaldı” buyurdu. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bu kazançlı bir maldır, onun hakkında söylediklerini işittim. Şimdi dikkat edin, onu akrabalarına vermeni uygun görüyorum.” O da Rasulullah’a geldi, en sevdiği malını getirmişti. Rasulullah (s.a.v.) de “onu akrabalarına ver” deyince şöyle cevap vermişti: “Bunu sen yap Ya Rasulallah.” Ardından Ebu Talha bunu akrabaları ve amcaoğulları arasında paylaştırdı.

Sıla-i Rahim, Yani Akraba Ziyaretindeki Akraba  İfadesinin Anlamları:

 1. Kan Bağınız olmasa Bile Allah katında Kardeşiniz Olan Kişiler:

“Akrabalar” kelimesinin anlamı nedir? Denir ki: Öncelikle din kardeşleridir. Bu yeni bir manadır. Allah katında kardeşler, akrabanız olmayan müminler, farklı bir ülkede de olsa, farklı bir ırka da mensup olsa, başka bir dil konuşuyor da olsalar, din kardeşleridir. Şu ayet Müslümanların tamamını kapsamaktadır:

 

﴾(إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ (10 ﴿

( سورة الحجرات : 10)

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”

(Hucurat Suresi: 10)

Allah Azze ve Celle imanî kardeşliği tüm Müslümanlar için sabit kılmıştır:

﴾(فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِنْ تَوَلَّيْتُمْ أَنْ تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوا أَرْحَامَكُمْ (22 ﴿

( سورة محمد)

“Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?”

(Muhammed Suresi: 22)

2. Anne Baba Tarafından Uzak Yakın Akrabalar:

Bu kelimenin anlamlarından biri de uzak yakın akrabalardır. Daha geniş tarif edecek olursak, anne veya baba tarafından kan bağı olan uzak yakın akrabalardır.

Bu yüzden Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

(( من أعطي حظه من الرفق فقد أعطي حظه من خير الدنيا ))

[متفق عليه عَنْ عَائِشَةَ]

“İncelikten payını alan kişi, dünyanın hayrından da payını almış demektir.”

(Buhari ve Müslim Hz. Aişe’den nakletmiştir)

Akraba ziyareti, güzel ahlak ve komşularla iyi geçinmek ülkeleri imar eder, ömrü uzatır.

(( إن الصدقة لتطفئ غضب الرب وتدفع ميتة السوء ))

[الترمذي عن أنس بن مالك]

“Sadaka rabbinin gazabını söndürür, kötü ölümden korur.”

(Tirmizi Enes b. Malik’ten nakletmiştir)

   Akrabalık Bağını Güçlendirmenin Esasları:

Değerli kardeşlerim, Sıla-i rahim nedir? Fakir akrabalarını yılda bir kez bayramda hatırlayan, ama onları evlerinde bulmamayı arzulayan insanlar vardır. Onlara tebrik kartı verirler ve işi bitirirler. Bu sıla-i rahimin en kötü anlamıdır. Öncelikle sıla-i rahim için Müminlerle birliktelik gerekir. Sıla-i rahimin anlamı iman ehlinin yakınlığı olduğu sürece, Müminlerin birlikteliği, Müminlerin birbirlerine sevgisi, zaferi, samimiyeti, müminlere eziyetin terk edilmesi, müminler arasında adalet, yine adaletle muamele etmek, yapılması gereken hakları yerine getirmek, mesela hastalara bakmak, fakirleri avutmak, teselli etmek, mazlumlara yardım etmek, vefat edenleri yıkamak, namazlarını kılmak, defnetmek, işte bunların hepsi Müminler arasında sıla-i rahimin, akrabalık bağlarını güçlendirmenin kapsamına dâhildir. Ama özel manada sıla-i rahim ziyarettir, hallerini hatırlarını sormaktır, onlara doğru yolu göstermek, fakirlerine yardım etmek, zenginlerine nezaketli davranmak, büyüklerine saygı, küçüklerine merhamet göstermektir, onları güzel bir şekilde ağırlamak, karşılamak, misafir etmek, sevinçlerine ortak olup, sıkıntılı olanları avutmak ve teselli etmektir.

Bunlar akraba ziyaretinin, akraba bağlarının esaslarıdır. Yine sıla-i rahim onlara dua etmek, Güvenliklerini sağlamak, onlara nasihat etmek için uğraşmak ve onları hayra çağırmakla olur. Akrabalara iyiliği emredip kötülüklerden alı koymak, yanlış yola sapan olursa onu ıslah etmektir. Bunların hepsi birden sıla-i rahimdir.

Karşılaşıldığında güler yüzlü olmak, yumuşak bir şekilde muamele etmek, güzel konuşmak, yüzüne karşı tebessüm etmek, ziyaret etmek, ihtiyacı olanlara iyilikte bulunmak, iyilikleri için uğraşmak, nasihat etmek, onlara karşı samimi olmak, sıkıntılı anlarda desteklemek, hastalıkları için şifa olmak, suçlarını bağışlamak, zararlarını gidermek, bunların hepsinin birden manası sıla-i rahimdir. Öyleyse tüm bunlar mümkün mertebe hayra ulaştırıp şerden uzaklaştırmaktır.

İbadet açısından farzlardan sonra akrabalık ilişkileri gelir. Bu, ilişkileri sağlamlaştırmaktır. Toplum birbirine kenetlenmiş bir birim olmalıdır. Ki Allah Teâlâ toplumun garantisini akrabalık ilişkileri üzerine kurmuştur.

    Mümin Akrabalarının Hallerini Hatırlarını Sormalı, onlara En Uygun Üslupla Yardım Etmelidir:

Tabi akrabaların durumları, yerleri farklıdır. Mesela az olana razı olanları vardır. Onları senede bir kez ziyaret etmeniz, telefonla konuşmanız yeterlidir. Veya güler yüzden, sohbet ile hoşnut olanlar vardır. Yine hakkını helal eden, akrabalarının mazeretlerini kabul edenler, bir de sürekli ziyaret ve devamlı özen isteyen yakınlar vardır. İşte onlarla en güzel şekilde ilişki kurmak gerekir. Herkesin bir tabiatı vardır. Ama kısaca akraba ziyareti iletişim kurmanın her hangi bir şekliyle başlar. Telefon ile aramak bir iletişim şekliyken, posta ile mektup ile ulaşmak da bir iletişim şeklidir. Günümüzde telefon mesajları da bu konuda kullanılmaktadır.

Sonra ziyaret, yaşam koşullarını, hallerini hatırlarını sormak gelir. Güçlü ve zayıf yakınlarımız vardır. Zengin olan ve fakir olan akrabalarımız vardır. Güçlüler ve zenginler akrabalarının yaşam şartlarını, toplumsal durumlarını araştırır, sonra da en güzel şekilde yardımcı olurlar. Vallahi bu camide sıla-i rahim ile ilgili bir vaazı dinleyen bir kardeşimiz anlattı. Bu kişinin tanımadığı, onu evinde ziyaret eden bir akrabası var. Bu akrabası yürekli bir insan, ona tanışmadan bir kart bırakıyor. Akrabasına ulaşıyor, sorup öğreniyor ve evinde ziyaret ediyor. Bu kişi fakir, sakin bir hayat yaşayan biri bodrum katta bir evde yaşıyor ve beş çocuğu var. “Bu senin evin mi?” diye sorar, ona iki ay içinde dördüncü katta bir ev bulur. Allaha yemin ederim bu kardeşimiz, akrabasını ziyaret ettiğinde sadece Rasulullah (s.a.v.)’in vasiyetini gerçekleştirmiştir. Vefalı akrabası onu evinde ziyaret ediyor, o evin çocuklarına uygun olmadığını söyleyip iki ay içinde onlara yeni bir ev bulup ücretini de ödüyor.

    Akraba Ziyaretinin En Büyük Hedefi Yakınların Maddi Durumlarını, Yaşam Şartlarını, Dini ve Eğitim Durumlarını Kontrol Etmektir:

Yaşam şartlarını, toplumsal durumlarını kontrol etmek, sonra da en güzel üslupla yardım etmek gerekir. Akrabanın elinden tutulmalı, onu Allah’a yaklaştırmalı, itaate sevk edilmeli, Rabbimize yaklaştırılmalıdır. Bu, sıla-i rahimin taçlandırılmış hali olur. O zaman bu ziyaret ve iletişim büyük hedefine ulaşmış olur.

Akrabaların yaşam şartlarını, toplumsal durumlarını, eğitimlerini, ilimlerini kontrol etmek… Mesela çocuklarının üniversite taksidine ihtiyacı var ve zeki, başarılı bir genç. Bunun gibi ihtiyaçlar kontrol edilir, sonra elinden tutulup Allah’a yaklaştırılır. Vallahi birini tanıyorum, bu kişi kız kardeşinin kapısını çalıyor, içeriden kız kardeşi ile eşi arasında bir münakaşa yaşandığını duyuyor, kız kardeşi eşinden kızlarına kıyafet almak için para istiyor. Ama eşinin geliri sınırlı, bu yüzden de bu talebi yüksek sesle reddediyor. Kız kardeşi olan kadın da eşine bağırıyor. Kardeşimiz içeri girdiğinde problemin ne olduğunu soruyor. Öğreniyor ki, problem aylık 300 liradır. Tabi bu olay yirmi yıl öncesinde yaşanmış bir olaydır. Kardeşimiz, “buyur kardeşim, ben sana her ay kızlarının nafakası için 300 lira göndereceğim.” diyor. Ve kardeşimiz anlatmaya şöyle devam ediyor: “Altı ay sonra kardeşimiz benden haftalık ders talep etti. Kendisinin dini konuda çok iyi olmadığını söyledi. Ben de kuran ayetleri, hadisler, hikâyeler, fıkhi hükümler öğretmek üzere kızlarını, kız kardeşlerinin de kızlarını yani beraber oturmamın caiz olduğu kızları topladım. İlki başarılı oldu, ikincisi de, üçüncüsü de, dördüncü ve beşincisi de başardı. Hepsi evlendiler.” İşte sıla-i rahim budur. Akrabalarınızı ziyaret etmeli, hallerini hatırlarını sormalı, maddi konularda, eğitimde, dini ve ilmi konularda yardım etmelisiniz.

Sıla-i Rahimin Meyveleri:

Öyleyse ilk surenin ilk ayetini Kuran’ın ilk ayetini dinleyin. Cebrail (a.s.) Peygamberimize şöyle demişti:

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ * خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ * اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ﴾، فَرَجَعَ﴿ ))
بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَرْجُفُ فُؤَادُهُ ، فَدَخَلَ عَلَى خَدِيجَةَ بِنْتِ خُوَيْلِدٍ رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهَا ، فَقَالَ : زَمِّلُونِي ، زَمِّلُونِي ، فَزَمَّلُوهُ حَتَّى ذَهَبَ عَنْهُ الرَّوْعُ ، فَقَالَ لِخَدِيجَةَ ، وَأَخْبَرَهَا الْخَبَرَ : لَقَدْ
خَشِيتُ عَلَى نَفْسِي ، فَقَالَتْ خَدِيجَةُ : كَلَّا ، لم يأت بعد القرآن لم يقل الحديث الشريف ، أول عهدها برسول
الله ، وَاللَّهِ مَا يُخْزِيكَ اللَّهُ أَبَدًا ، إِنَّكَ لَتَصِلُ الرَّحِمَ ، وَتَحْمِلُ الْكَلَّ ، وَتَكْسِبُ الْمَعْدُومَ ، وَتَقْرِي
(( الضَّيْفَ ، وَتُعِينُ عَلَى نَوَائِبِ الْحَقِّ 

[رواه البخاري ومسلم عن عائشة]

“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin en büyük Kerem sahibidir.' Rasulullah, bunlarla beraber döndüğünde göğsü titriyordu. Hatice bint. Hüveylid'in yanına girdi ve 'Beni örtün, beni örtün', diyordu. Onu örttüler. Korku kendisinden gidince başından geçenleri Hatice'ye anlattı ve kendisine korktuğunu söyledi. Bunun üzerine Hatice: 'Hayır, korkma! Allah'a yemin olsun, Allah seni asla utandırmayacak. Sen akrabalarla ilişkiyi koparmıyorsun, kimsesizlere sa­hip çıkıyorsun, yoksulu doyuruyorsun, misafire ikram ediyorsun ve hakkı sahiplerine döndürüyorsun', dedi.”

(Buhari ve Müslim Hz. Aişe’den nakletmiştir)

Bu fıtrattır. İnsan akrabayı ziyaret eder, aç olanı doyurur, güçsüzlere yardım eder, akrabalarını gözetir. Bu insanı Allah utandırmaz. Allah Azze ve Celle akraba ilişkilerini sağlamlaştırana merhametini ulaştıracağını, onu kesenden de rahmetini keseceğini vaat etmektedir.

 إِنَّ اللَّهَ خَلَقَ الْخَلْقَ ، حَتَّى إِذَا فَرَغَ مِنْ خَلْقِهِ قَالَتْ الرَّحِمُ : هَذَا مَقَامُ الْعَائِذِ بِكَ مِنْ ))
الْقَطِيعَةِ ، قَالَ : نَعَمْ ، أَمَا تَرْضَيْنَ ، يعني أيتها الرحم ، أَنْ أَصِلَ مَنْ
وَصَلَكِ ، وَأَقْطَعَ مَنْ قَطَعَكِ ؟ قَالَتْ : بَلَى يَا رَبِّ ، قَالَ : فَهُوَ لَكِ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ
(( عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَاقْرَءُوا إِنْ شِئْتُمْ

[ متفق عليه عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ]

“Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak: “(Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur” dedi. Allah Teâlâ: “Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin?” diye sordu. Akrabalık bağı:  “Evet, razıyım” dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ: “Sana bu hak verilmiştir” buyurdu.
Bunları anlattıktan sonra Resûlullah (s.a.v.): İsterseniz (bunu doğrulayan) şu ayeti okuyunuz, buyurdu:”

(Buhari ve Müslim Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

 (( فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِنْ تَوَلَّيْتُمْ أَنْ تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوا أَرْحَامَكُمْ ))

“Ey münafıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır”

Başka bir hadiste de şöyle buyruluyor:

 الرَّحِمُ مُعَلَّقَةٌ بِالْعَرْشِ ، تَقُولُ : مَنْ وَصَلَنِي ))
(( وَصَلَهُ اللَّهُ ، وَمَنْ قَطَعَنِي قَطَعَهُ اللَّهُ

[مسلم عَنْ عَائِشَةَ]

“Rahim (akrabalık ilişkileri) Arş'a asılıdır, der ki: "Kim beni sıla ederse (devam ettirirse) Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa Allah da ondan kopsun.”

(Müslim Hz.Aişe’den nakletmiştir)

Sıla-i rahim, aileye olan sevgidir, rızkın yayılması ve ömrün bereketidir. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

(( تَعَلَّمُوا مِنْ أَنْسَابِكُمْ مَا تَصِلُونَ بِهِ أَرْحَامَكُمْ ، فَإِنَّ صِلَةَ الرَّحِمِ مَحَبَّةٌ فِي الْأَهْلِ ، مَثْرَاةٌ فِي الْمَالِ ، مَنْسَأَةٌ فِي أَثَرِهِ ))

[ رواه أحمد عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ]

“Nesebinizden sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır.”

(Ahmed b. Hanbel Ebu Hureyre’den nakletmiştir)

Ömrün uzaması, bereketlenmesi, salih amellerle zenginleşmesidir. Başka bir hadiste de şöyle buyruluyor:

(( مَنْ أَحَبَّ أَنْ يُبْسَطَ لَهُ فِي رِزْقِهِ وَيُنْسَأَ لَهُ فِي أَثَرِهِ فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ ))

[متفق عليه عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ]

“Rızkının artmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kişi akrabalarını ziyaret etsin.”

(Buhari ve Müslim Enes b. Malik’ten nakletmiştir)

Sıla-i Rahim Mesafeleri Kaldırmaya ve Güzel Hatırlanmaya Sebeptir:

Değerli kardeşlerim, sıla-i rahim cömertliğin, ufkun genişliğinin, kaynağın güzelliğinin ve vefanın alametidir. Bu yüzden denir ki: “Ailesine iyi davranmayan size de davranmaz.” Anne babasına kötü davranan kişi ile ilişki kurmayın. Eğer o hayırlı bir insan olsaydı, ailesiyle iyi geçinirdi. Yine akrabaları ile ilişkiyi kesen kimseyle de görüşmeyin. Ailesine iyi davranmayan size de davranmaz. Onları savunmayan sizi hiç savunmaz. Güzel hatırlananlar ve basiret sahipleri akrabayı gözetirler.

Şimdi, sıla-i rahim mesafeleri kaldırmaya ve güzel hatırlanmaya sebeptir. Sevginin yayılması için gereklidir. Zira akraba ziyareti sevgiyi güçlendirir, muhabbeti arttırır, akrabalık bağlarını güçlendirir. Kini, düşmanlığı yok eder. Tanışma, kaynaşma, mutluluk meydana getirir.

Rasulullah (s.a.v.) İnsanları Akrabaları İle Görüştürürdü:

Kardeşlerim, Sıla-i rahim büyük bir kazançtır. Tarihten defalarca misalleri anlatılır. Ama dünyada Rasulullah (s.a.v.)’den daha iyi akrabalık ilişkileri kuran duymadım. Akrabaları, amca çocukları ona karşı ayaklanmışlar, O’nu Mekke’den çıkarmışlar, kovmuşlar, sövmüşler, eziyet etmişler, meydanlarda Efendimize karşı savaşmışlar, hem ekonomik hem de askeri savaş açmış, karşıt propaganda yapmışlardı. Ama Efendimiz Mekke’ye zaferle girmişti. Tekbir bayrakları ellerindeydi.

On binlerce ateşli kılıç ondan emir bekliyordu. Fatihlerin yapması gereken düşmanlarını öldürmekti. Ama O dedi ki: “size ne yapacağımı sanıyorsunuz?” Dediler ki: “Sen cömert kardeşimiz, amcamızın oğlusun.” Efendimiz de “ gidin özgürsünüz.” buyurdu. İşte bu en güzel örnektir. Bu insana Kureyş 20 yıl yapacağını yapıyor, savaş açıyor, öldürüyor, kan akıtıyor, eziyet ediyor, ihanet ediyor. Efendimiz ise zafer kazandığında onları affediyor.

Rasulullah (s.a.v.)’ın amcaoğlu Ebu Süfyan b. Haris Efendimizin zafer kazandığını duymuştu. Ki o da Peygamberimize eziyet etmiş, sövmüş, savaşmıştı. Zaferi duyunca çocuklarını aldı, Mekke’den çıktı. Yolda onu Ali b. Ebi Talib gördü ve dedi ki: “Ey Ebu Süfyan, nereye gidiyorsun?” Dedi ki: “Çocuklarımı çöle götürüyorum. Çölde açlıktan ve yoksunluktan ölürüm. Vallahi Muhammed (s.a.v.) zafer kazanmış, O beni paramparça edecek.” Ali b. Ebi Talib de Rasulullah’ı tanıyordu ve şöyle dedi: “Hata ettin Ebu Süfyan, Rasulullah (s.a.v.) insanların en çok akrabalığı gözeteni, en iyisi, en cömerdidir. O’na dön, Peygamber selamı ile selamla ve Yusuf’un kardeşlerinin Yusuf’a söylediği şu sözleri söyle:

(( تَا للَّهِ لَقَدْ آثَرَكَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَإِنْ كُنَّا لَخَاطِئِينَ ))

“Allah’a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.”

O, Rasulullah’ın onu öldüreceğine emindi. Çocuklarını aldı ve geldi, Rasulullah (s.a.v.)’in başında durdu ve dedi ki: “Ya Rasulallah, Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun:

(( تَا للَّهِ لَقَدْ آثَرَكَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَإِنْ كُنَّا لَخَاطِئِينَ ))

“Allah’a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.”

Rasulullah (s.a.v.) ağlamaya başladı, o günleri unuttu, tüm yapılanları unuttu, o karanlık sayfaları kapattı ve şöyle buyurdu:

(( لا تَثْرِيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ يَغْفِرُ اللَّهُ لَكُمْ وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ ))

“Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”

Ebu Süfyan b. Harb Peygamber Efendimiz hakkında ne diyordu? “Ey kardeşimin oğlu ne kadar iyisin, ne kadar merhametlisin, ne kadar hikmetli, ne kadar akıllısın.”

 

 Bayram Akrabaların Hallerini Hatırlarını Sormak, Ziyaret Etmek, Yardımcı Olmak ve Onlara İkram’da Bulunmak İçin En Güzel Sebeptir:

Kardeşlerim, konu uzundur fakat bayram akrabaların hallerini hatırlarını sormak, onları ziyaret etmek, onlara yardımcı olmak ve ikramda bulunmak için en güzel sebeptir. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

(( إنما ترزقون وتنصرون بضعفائكم))

[أخرجه أبو داود والترمذي والنسائي عن أبي الدرداء ]

“Güçsüzlerinize, zayıflarınıza (yardım ederek) rızıklanır, zafer kazanırsınız.”

(Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai Ebu’d-Derda’dan nakletmiştir)

Bir kişi zayıfsa açsa doyursanıza, çıplaksa giydirsenize, cahilse öğretsenize, yoldan çıkmışsa yardım etsenize, bekârsa evlendirsenize, mazlumsa adaletle muamele etsenize! Eğer güçsüz zayıf insanlara böyle davranırsanız, düşmanlarınıza karşı da zafer kazanırsınız:

(( إنما ترزقون وتنصرون بضعفائكم))

[أخرجه أبو داود والترمذي والنسائي عن أبي الدرداء ]

“Güçsüzlerinize, zayıflarınıza (yardım ederek) rızıklanır, zafer kazanırsınız.”

(Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai Ebu’d-Derda’dan nakletmiştir)

Zayıf kimse akrabalarınızdan biriyse ya adalet sarayında bir davası vardır ya da zengin oğluna yedirecek yemek bulamamışsınızdır.

Rasul-i Ekrem Sıla-i Rahim Anlamında Da İnsanların İlk Öğreticisidir:

Değerli kardeşlerim, şimdi başka bir hikâyeye geçelim. Efendimize uzun süre ayrı kaldığı sütkardeşi geliyor. Geliyor ama Efendimiz onu, o da Efendimizi tanımıyor. Halime es-Sadiyye onu Peygamber Efendimizle birlikte emzirmiş ve peygamberlik geldiğinde, efendimizin yüksek bir makama eriştiğini duyduğunda diyor ki, Vallahi annem onu benimle birlikte emzirdi ben onun kız kardeşiyim. Beni Sad yurdunda, Taif’te kazanılan zaferi işitiyor ve peygamberimize geliyor, sütkardeşine selam veriyor. O sırada Efendimiz sedirinde oturuyor ve etrafında da ashabı kılıçlarıyla bekliyorlar. Efendimiz de Araplar arasında ganimetleri dağıtıyor. Efendimizin sütkardeşi izin istiyor, ashab ona diyor ki: “Sen kimsin?” O da “ben Rasulullah’ın kız kardeşiyim”. Şaşırıyorlar, devam ediyor: “Ben Şeyma bint. Haris, Halime es-Sadiyye beni ve Rasulullah’ı beraber emzirmişti.” Ardından ashab bunu Peygamberimize haber veriyor, efendimiz hemen akrabalığı, sıla-i rahimi hatırlıyor ve ona gidiyor, ashabı bırakıyor, kardeşini yolda karşılıyor, uzun bir süreden sonra görüşen kardeşlerin selamı ile onu selamlıyor. Hüzün ve gurbetten sonra kardeşine oturması için bir yer gösteriyor, onu güneşten gölgelendiriyor.

Düşünün kardeşlerim, insanlığın peygamberi, öğretmeni, putları alt üst eden o varlık, bir yaşlıyı, sütkardeşini güneşten koruyor, insanları, işini bırakıyor, kardeşini selamlıyor, halini hatırını soruyor ve diyor ki: “Kardeşim nasılsın?” Benim yanımda bir hayat mı tercih edersin, yoksa aileni mi istersin?” Şeyma “ailemi isterim” deyince ona bir miktar mal ile 100 deve veriyor. Bunu da insanlara akrabalık bağının ne demek olduğu göstermek için yapıyor.

Ey Efendimiz, ya Rasulallah, hayatı merhamet, kanunu adalet, fıtratı sevgi, vazifesi yücelik, ibadeti insanların sorunları olan varlık, ey Efendimiz ya Rasulallah, Ey dünyaya geldiğinden beri hep veren hiç almayan, tüm varlıkları takdis eden, insanların sorunlarını gözeten, aklın egemenliğini tezkiye eden, sürüleri idare eden, toplumun üzerinde olmasına en hazır olduğumuz kul, sen hep o toplumun arasında, bir parçası olarak yaşadın.

Değerli kardeşlerim, hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekin, amelleriniz tartılmadan siz kendinizi ölçün, tartın. Bilin ki ölüm meleği başkaları için bizi es geçti, fakat gün gelecek bizim için başkalarını es geçecek, bu yüzden hep tetikte olalım. Akıllı olan nefsini alçaltır, ölüm sonrası için çalışır, aciz olan ise, nefsine ve hevasına uyar ve Allah’tan umar durur. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

                                                                                                                      ***

İkinci Bölüm:

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve Selam Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e değerli ashabına, tertemiz ehl-i beytine olsun.

Akrabalık İlişkilerinin Çok Fazla Koparılmasının Sebepleri:

Değerli kardeşlerim, akrabalık ilişkilerinin kopmasının sebepleri vardır.

1.Akrabalık İlişkilerinin Koparılmasının Cezasını ve Devam Ettirmenin Faziletini Bilmemek:

Öncelikle sebep, akrabalık ilişkilerinin koparılmasının cezasını ve devam ettirmenin faziletini bilmemektir. İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır. Eğer cezasının büyük olduğunu ve mükâfatını bilseydi, ona sımsıkı tutunurdu.

2. Takva Eksikliği:

İkinci sebep takva eksikliğidir. Bazı insanlar zengin oluyor, belli bir makama geliyor, ailesinden utanıyor. Bir seferinde saygın bir adamın yanında yaşlı babası vardı ve babasından utandı ve onun yanında çalışan biri olduğunu söyledi.

3. Ziyaretleri Uzun Süre Kesmek:

Üçüncü sebep birlikteliği güçlendiren ziyaretleri uzun süre kesmektir, bu da bir sebeptir.

4. Şiddetli Kınama:

Dördüncü bir sebep de şiddetli kınamadır. Mesela kişi akrabalarını ziyaret eder, akrabaları onu tahammül edemeyeceği şekilde kınarlar, onu sevmezler. Öyleyse onların kınamalarına tahammül et, onu güzel yerlere taşı, bu davranış da akrabalık ilişkilerinin güçlenmesine sebep olur.

5. Aşırı Sorumluluk ve Külfet:

Beşinci sebep aşırı külfettir. Eğer gücünüzün üzerinde bir ziyafet hazırlarsanız, akraba ziyaretinden hoşlanmazsınız. Hayır, onlara elinizde olanı verin, biz var olanı vermekle emrolunduk. Nefsinize ağır gelen şeyler ziyaretlerden soğumanıza vesile olur. Ağırlamaktan çekindiğiniz şekilde davranırsanız, bir daha o kişilerin sizi ziyaret etmesinden korkarsınız.

Kardeşlerim, bazı insanlar görürsünüz, akrabası onu ziyaret ettiğinde kendisine önem vermez, kötü kıyafetlerle karşılar. “Sağlığın nasıl? Ayda kaç lira maaş alıyorsun? gibi sorular sorar. Bu kişi tabi ki ziyaret edilmez. O zaman saygı görmezsiniz. Yanında olun, selamlayın ki evinizin nuru ve selameti olsunlar. İşte bu ziyarette kin ve nefret olmaz.

6. Cimri Olan Zengin, Akrabanın Kendisine Yük Olacağından Dolayı Bu ilişkileri Sevmez:

Altıncı sebep şudur: Cimri zengin akrabanın kendisine yük olacağından dolayı ilişki kurmaz.

Değerli kardeşlerim, burada çok sebep vardır. Mirasın bölüştürülmesinin geciktirilmesi, akrabalık ilişkilerinin kopmasına sebep olur. Mesela miras bölüştürülmemiştir ama evli olan kız kardeşlerin paraya ihtiyacı vardır, kalan miras da erkek kardeşlerin elindedir. Bölüştürmeyi geciktirirler, bir süre sonra bakarsınız kardeşler arasında bu sebepten dolayı düşmanlık oluşmuş.

7. Akrabalar Arası Ortaklık:

Yedinci sebep de akrabalar arası ortaklıktır. Bu büyük bir soruna sebep olur. Sanırım bu büyük bir problemin sebebidir.

Tüm bunların üzerine deriz ki, bu ibadet yani akrabalık ilişkilerini muhafaza etmek hem bayramda hem de bayramdan sonra devam etmesi gereken bir ibadettir.

Dua:

Allahım bizi hidayet verdiğin, afiyette kıldığın, dost edindiğin kulların arasına kat. Bize verdiklerini bereketli mübarek kıl. Yarattıklarının şerrinden bizi koru. Muhakkak ki sen hak olana hüküm verirsin ve senin aleyhinde hüküm asla verilmez. Senin zelil ettiğini kimse yüceltemez, seniz alçalttığını da kimse izzet sahibi kılamaz. Rabbimiz sen çok yücesin. Verdiğin her şeye hamd olsun. Senden bağışlanma diler tövbe ederiz. Allahım bizi salih amellerle hidayete erdir, senden başka hidayet verecek yoktur. Allahım bizi güzel ahlakla hidayete ededir, onu da Senden başka yapacak olan yoktur. Allahım dinimizi salih kıl, işimizi günahsız eyle, hayatımızı da ahretimizi de murat ettiğin gibi eyle. Dünyamızı her türlü hayırla bereketlendir, ölümümüzü de her türlü şerden uzak kıl. Sen mevlamızsın ey Âlemlerin Rabbi. Allahım helallerinle yetinebilmeyi nasip et, haramlarından koru. İtaatini nasip et, isyandan muhafaza buyur. Senin dışındaki her şeyi iter senin fazl-ı keremini isteriz. Allahım lütfun ve rahmetinle hak olan kelimeyi ve dini yücelt. İslam’a zafer nasip et, Müslümanları izzetli kıl. Müslümanlara her yerde zafer nasip et. Dünyanın her yerinde ya Rabbel Âlemin. Allahım bize düşmanlarına karşı bize kudretini göster, sen yüceler yücesisin. 

Metni indir

Mevcut Diller

Resmi Gizle